Markanız ve siz. Sizin olduğu bir gerçek. Bu gerçeği siz ve bilmesi gerekenler biliyor.
Ancak bilmeyenler de var. Ne yazık ki, bilmek istemeyenler de var! Daha kötüsü; hiç de hak etmediğini bile bile, size ait olanı sahiplenmek isteyenler de olabiliyor…
Neden “acaba!” düşüncesiyle, sıkıntılı anlar yaşayasınız? O anları bütünüyle kendinize ayırıp, dilediğiniz gibi değerlendirmek varken, neden art düşünceli fırsatçılara, hırsızlara kafa yorasınız? Gerek var mı? Değer mi? Zamanınız bu kadar değersiz mi?
Bu olumsuzlukları yaşamak veya yaşamamak size ve yapacaklarınıza bağlı. Bildiğiniz gibi, markanızı yanınızda taşıyarak bunu yapamazsınız. Bütün yapacağınız; markanızı, art düşünceli insanların kendi hanelerine taşımalarını önleyen tedbirleri almak…
Başvuru adlı ilk adımı atabilir, markanızı tescil ettirebilirsiniz. Marka tescili yaptırarak belgelendirme yöntemiyle onaylatabilirsiniz. Markanızı yurtiçinde, isterseniz yurtdışında; isterseniz sonsuza kadar koruyabilirsiniz. Zaten sizin olan, hukuki olarak da tartışılmaz biçimde sizin olur,
Siz gönül rahatlığıyla yaşayıp, markanız marka olmayı sürdürürken; sizin olanı kendine almayı düşünmeye hiç kimse cesaret edemez. Art düşünceli insanlar meydanı boş bulup cesaretlenemez. Böylece hak edenler hak ettikleriyle, hak ettikleri güzelliklerle, sorunsuz yaşayabilirler.
